Konya Gezi Rehberi
Paylaş
“Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
İster kafir, ister mecusi,
İster puta tapan ol yine gel,
Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel..”*
Aklımızda bu sözler düştük yine yollara. Her anlamda uyumlu ve eğlenmeyi bilen #accordingtous ekibimizle #bizegörekonya nedir sizlere göstermek istedik.
Bu şehre ait beni en çok yoran konu 4 yıl boyunca Hatay’dan İzmir’e giderken bitmek bilmeyen Konya Ovası‘dır. Ben diyim 3 saat siz diyin 4 saat sürer o ova:D. Ağaç yok, yeşillik yok, her taraf çorak arazi. Hayır sonu da denize çıksa bari:).
İşte böyle çileli yolculuklar yaşamama rağmen, bu gezimizden sonra düşüncelerim baya değişti. Konya, tanıdıkça daha çok sevebileceğiniz ilginç bir şehir bana göre.
Konya’yı sadece Mevlana Müzesi’nden ibaret sanmışız ama çok farklı güzellikler sunuyor aslında.
Beni ilk şaşırtan yer; Japon Bahçesi Kyoto Park. 2010 yılında açılan bu park Türkiye’nin en büyük Japon parkıymış (Türkiye’de kaç tane Japon parkı var araştırmam gerek:). İçerisinde bulunan Japon Park Restaurant ve Cafe’yi, Konyalılar çok seviyor sanırım. Çünkü sabahın erken saatlerinde bile oldukça kalabalıktı.
Park; düğün ve nişan fotoğrafları açısından da cazibe merkezi:).
Konya’nın sadece yemeklerini bilen ben, ne kadar enfes kahvaltılıklara sahip olduğunu bilmiyormuşum. Benim ayıbım, kusura bakmayın lütfen:). Lokmahane’de işte bu kahvaltıya şahit oldum, neler vardı neler. Hepsi de çok lezzetli ve doğaldı. Bir anda ne yiyeceğimi şaşırıp tuzlulardan bir çatal, tatlılardan bir çatal alıp durdum:D.
En çok aklımda kalanlar küflü peynirli tandır ekmeği, kavurmalı yumurta ve çilek ile dut reçeli oldu. Ne kadar yerseniz yiyin kesinlikle bitiremeyeceğiniz bu kahvaltının fiyatı sadece 25 TL.
Kahvaltı dışında geleneksel Konya yemekleri için de Lokmahane’yi tercih edebilirsiniz.
Sıradaki durağımız Arkeoloji Müzesi. 1901 yılında açılan müze Neolitik Çağ da dahil olmak üzere birçok farklı döneme ev sahipliği yapıyor.
Giriş ücreti 5 TL, Müzekart geçerli. Pazartesi günleri kapalı.
Hepimizi en çok mutlu eden yer ise Konya Tropikal Kelebek Bahçesi oldu. Evet yanlış duymadınız kelebek bahçesi. Burada 15 tür kelebek için doğal bir yaşam alanı hazırlanmış. Haliyle içerisi nemli ve sıcak. Ayrıca 98 türe ait 20 bin bitki bulunuyor.
Böcek Müzesi de bulunan bahçeye giriş ücreti hafta sonu 10; hafta içi 7,5 TL. Öğrenci 5 TL. Pazartesi günleri kapalı.
Tabi ki Mevlana Müzesi..
Müzenin olduğu yer zamanında Selçuklu Sarayı gül bahçesi iken; Sultan Alaeddin Keykubat Mevlana’nın babasına (Sultanü’l Ulema Bahaeddin Veled) burayı hediye etmiş. Bahaeddin Veled vefat edince buraya defnedilmiş. Sevenleri onun adına bir türbe yaptırmak isteyince Mevlana ‘Gök kubbeden daha iyi türbe mi olur?’ diyerek reddetmiş.
Mevlana vefat ettikten sonra ise oğlu Sultan Veled türbe yaptırmak isteyenleri geri çevirmemiş.
Mevlana Türbesi, Yeşil Kubbe olarak da biliniyor. Müze kısmı dergah eşyaları ve el yazmalar dışında, bugünkü kemanların öncüsü kabul edilen sekiz telli keman gibi ilginç eserlere ev sahipliği yapıyor. Selimiye Camisi de burada bulunuyor.
Türk ve yabancı turist fazlalığına sevinsek mi üzülsek mi bilemiyorum. Özellikle hafta sonları hakkını vererek gezmek zor oluyor çünkü.
Önceki geldiğime göre genişlemiş gibi geldi bana burası. Sanırım sebebi müze dışının büyütülmesi, ağaçların kesilmesi ve ülkemizin en büyük sorunlarından biri olan betonarme yoğunluğu..
Aslında programımızda Beyşehir Gölü’nde Paramotor uçuşu da vardı. Olumsuz hava koşulları sebebiyle uçuş yapılamadı malesef.
Konya-Beyşehir arasındaki yol yorucu olsa da gölün sakinliği güzeldi. Açlıktan olsa gerek aile çay bahçesinde yediğimiz gözlemeler pek lezzetli geldi:D.
Etli ekmek yemezsek #bizegörekonya eksik kalırdı. Akşamın 10’u da olsa Havzan Etli Ekmek’e gittik. Bamya çorbasını beğenmesem de etli ekmeği güzeldi. Dilerseniz boyunuz ölçüsünde bile hazırlayabiliyorlar:). Yerken çok çabuk soğuyor ama, elinizi çabuk tutun:).
Peki Konya’da nerede kalalım? diye soracak olursanız Novotel’i gözüm kapalı öneririm. Şimdiye kadar kaldığım en iyi, en rahat otellerden biriydi. Personelleri ile de fark yaratıyorlar; samimi, güler yüzlü ve eğlenceli:).
Gastronomik anlamda bizim gittiklerimiz dışında şu yerleri deneyebilirsiniz:
Bolu Lokantası ve Cemo’da etli ekmek
Mithat Tirit
Hacı Şükrü, Ali Baba ve Hüsrev’de fırın kebabı
Köfteci Ateş Baba
Biz bir güne sadece bu kadarını sıkıştırabildik. Daha fazla gününüz varsa şuraları gezebilirsiniz:
-Alaeddin Tepesi ile Anadolu Selçuklu Devleti’ne ait en büyük ve en eski cami olan Alaeddin Camisi
-Şems Parkı’nda bulunan Şems-i Tebrizi Türbesi
-Karatay Medresesi ve İnce Minerali Medrese
-Türk Yıldızları Parkı (şanslıysanız prova uçuşlarına denk gelebilirsiniz)
-3 farklı temaya sahip (T-Rex, Masal Dünyası, Cihan-ı Türk) 80 Binde Devr-i Alem. 80 bin m2 alan üzerine kurulduğu için bu isim verilmiş:)
-Kardeş şehir Saraybosna’daki Osmanlı sebilinin aynısı (Kültür Park girişinde)
-Pencereleri kapısından büyük olan Barok tarzdaki Aziziye Cami; ana temeli Roma dönemi mermerler üzerine oturtulmuş Sahip Ata Cami. Medusa’yı görünce şaşırmayın yani:). Sahip Ata Vakıf Müzesi de ilgi çekici.
-Antik Rum beldesi Sille
-UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan, 2 bin yıl boyunca iskan edilen Neolitik kent Çatalhöyük
-Meke Krater Gölü
Konya’nın en kalabalık olduğu tarih ise 17 Aralık tarihine denk gelen haftalarda yapılan Şeb-i Arus Törenleri. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri de deniliyor.
Şeb-i Arus düğün gecesi anlamına geliyor. Rumi, kendi ölümüne Rabb’ine duyduğu aşktan dolayı sevgiliye kavuşma yani düğün gecesi demiştir.
*Mevlana Celaleddin Rumi’nin yazdığına dair kanıtlar bulunmasa da, ona isnad edilmiş bu şiir sayesinde Mevlevilik felsefesine ilgi duymuştur herkes.
