Gaziantep Gezi Rehberi
Paylaş
Hatay’a yakınlığından ötürü, küçükken, Gaziantep’e birkaç kez gitmiştim. Tabi o zamanlar ilk önceliğim yemek olmayınca haliyle iyi yerleri bilmiyordum:). Bütün hayatım yemek olduktan sonra bu yerleri keşfetmem lazımdı. İlk gastro turumuzda meşhur yerleri ziyaret ettik ki aklımızdan çıksınlar. Çıkmayanlar da oldu elbette. Bir daha ki sefere oranın yerlisi bir arkadaş ile hiç bilinmeyen yerlere gitmeyi planlıyorum.
Hatay’dan şahsi araçla 3 saatte vardık. Vaktimiz kısıtlı olduğundan çoğu yeri gezemedik aslında. İçinize sinmesi açısından en az 2 gün ayırmalısınız bana göre. Biz midemizi rahatlatsın ve daha fazla yemek yiyebilelim diye Rennie Duo şurupla gezdik ve sayesinde çok rahat ettik:).
Kahvaltı için katmer veya beyranı tercih edebilirsiniz. Evet burada katmer kahvaltıda yeniliyor. Bizler tatlı olarak isimlendirince de buna çok kızıyorlar:). Hele de dondurmalı yiyorsak vay halimize.
Saat 9.30 civarında Gaziantep’e varınca kahvaltı için geç kalmıştık. Katmerci Zekeriya Usta‘nın önündeki kuyruk fenaydı. Bir de yağmur yağıyor.. Birkaç dakika bekleyip sıranın hiç ilerlemediğini görünce bu sevdadan vazgeçtik.
Koskoca şehirde sadece burası mı güzel diye düşünmedim değil. Akşam Simit Fırını, Orkide Pastanesi ve eniştemin dediğine göre sanayi içerisinde bir yer daha güzel yapıyormuş. Her lezzet gibi bu da göreceli tabi ki. Aşırı beğenen de var sıradan bulan da. Hatta biz sıradayken katmeri denemiş olan birileri çok beğenmediklerini, beyranın çok daha iyi olduğunu söylediler. Biz de beklemek istemediğimiz için beyrana doğru yol aldık:).
NOT: Gaziantep’te hiç kimseye adres sormayın:). Çarşıya girdiğimizde aslında Zekeriya Usta’nın tam karşısındayken bize çarşıyı baştan sona dolaştıran abilerimize selam olsun:D.
Beyran da bittiyse diye korku yaşarken Metanet Beyran Lokantası‘nın önüne gelince rahatladım. Hem içerisi görece sakindi hem de beyran vardı. Porsiyonlar fazlasıyla büyük, bir tanesi iki kişiye yetiyor ve 12 TL. Tat olarak kelle-paçaya benzetebilirsiniz. Acısı ve sarımsağından dolayı bu durum. Beyranda et ve pirinç var, çok az da iç yağ. Evet beyran da katmer gibi kahvaltılık burada:). Acısız isterseniz o şekilde de yapıyorlar. Benim kesinlikle tavsiye edeceğim acılısı olur.
Bir de güne ciğerle başlayabilirsiniz. Ama ben Hataylı olduğumdan bunu zaten yapmışlığım var o yüzden kısıtlı zamanımı ciğere harcayamadım:). Fakat dileyenler Stadyum’un yakınlarında ( genelde sabah 5-6 gibi yeniliyor) Cartlak Kebabı yiyebilir.
Biraz çarşıda dolaşalım, midemiz biraz rahatlasın derken zaten planlarımızda olan Tahmis Kahvesi ile karşılaştık. İçeriden gelen müzik çok davetkardı. Hemen geçip oturduk, söylenen şarkıların tadını çıkarıp hepsine eşlik ederken menengiç kahvesi ve zahter çayımızı istedik. Bütün şarkılar bizim oralarda yaygın olanlardı zaten hiç yadırgamadık. Zahter çayını mide rahatlatıcı özelliği olduğundan tercih edebilirsiniz. Menengiç kahvesi ise herkesin alışabileceği bir lezzet değil aslında. İlk içişte yadırgayabilirsiniz.
Tahmis’in ahşap tarihi mimarisine hayran kalacaksınız. Ben buradan hiç çıkmak istemedim. O kadar huzurlu o kadar farklı bir havası vardı ki. Gittiğinizde papağanı ve duvarda resmi asılı olan amcayı bir masada görürseniz beni hatırlarsınız umarım:).
Öğle yemeğine kadar iyice acıkmak için gezebileceğiniz yerler mevcut. Hepsi de iç içe. Arabayı park edeceğiniz yer büyük ihtimalle Tarihi Gaziantep Evleri‘nin arasında bulunan bir otopark olacak. Bu esnada o güzelim evlere bir bakar, birkaç güzel fotoğraflarını çekersiniz belki:).
Mesela Turistik Çarşı‘dan bir şeyler satın alabilirsiniz. Değişik şeyler bulacağınıza eminim. Bakırcılar Çarşısı‘nda bakır ustalarını hayranlıkla izleyip belki evinize bakır cezveler, bakır sahanlar alırsınız:). Antep fıstığı, menengiç kahvesi, peynir, fıstık, kuru patlıcan vs. almak içinse Elmacı Pazarı en uygun seçenek olacaktır.
Gaziantep Mevlevihanesi Vakıf Müzesi‘ni ücretsiz gezebilirsiniz. İçeride çalan müzik size huzur verecek.
Zincirli Bedesten turistik eşya dükkanları ve baharatçılar için bulunmaz bir ortama sahip. Burayı Küçük Kapalıçarşı olarak nitelendirebiliriz.
Gaziantep Kalesi de tarih seven gezginler için görülmesi gereken bir yer.
Öğle yemeğini İmam Çağdaş‘ta yemek istedik. Kocaman olmasına rağmen içerisi tıklım tıklımdı. Turistler dışında yerli halk tarafından da tercih edilen bir yer. Çok aç olmadığımız için ikişer lahmacun söyledik (ama o bile fazla geldi:). 4,75 TL olan bu lahmacunu beğenemedik malesef, et oranı çok azdı. Közlenmiş patlıcan istedik getirmediler (varan 1). O toklukla ailemi zor ikna ederek bir adet karışık tatlı tabağı istedim. Çay rica ettik o isteğimizi de yerine getirmediler (varan 2).. Üç çeşidin olduğu bu tabak 10 TL idi ve hepsine bayıldık. İçleri Antep fıstığı doluydu ve şerbeti tam yerindeydi.
Fiyatların İstanbul ile yarışır durumda olması dikkatinizi çekmiştir. Neyse ki yenilen çoğu şey güzel de içiniz yanmıyor:)
Bir sonraki durağımız Zeugma Mozaik Müzesi oldu. Giriş ücreti 10 TL olan müzenin kapalı olduğu gün pazartesi. Müze kart ile giriş yapabilirsiniz. En ilgi çekici mozaik tabi ki Çingene Kız.
Koçak Baklava‘ya gitmesek olmazdı. Ben daha önce baklavasını denemiş ve beğenmiştim. İyice de yorulduğumuz için soluğu orda aldık. Birkaç kere çay istememize rağmen anca geldi masamıza:). Yine bir porsiyon kare baklavayı bölüştük. Çok beğenemedik, dişe çok yapışan bir baklavaydı. Ilık olduğu için öyledir diye düşünüp giderken yarım kg aldık (Kg fiyatı 60 TL). Bir porsiyon baklava, 4 çay ve 1 su için 15 TL ödedik ama adisyonda çaylar yazmıyordu. Yine İstanbul ile yarışan bir ücret.
Eve aldığımız baklava da aynı şekilde dişe yapışıyordu, demek ki ılık olmasıyla değil şerbetiyle alakalı bir durummuş. Bu sebeple benim baklava için ilk sırama İmam Çağdaş yerleşti.
Bu arada teyzemler Malatya’dan Hatay’a geçerken yanımıza uğradılar. Aç olmaları sayesinde Küşlemeci Halil Usta‘ya gitmek için fırsat doğdu bana:). Gittiğimiz saatte aşırı kalabalıktı, birkaç dakika yer bekledik. Mekan çok kötü durumda, resmen duman altı. Hijyen aramaya da gerek yok. Bu kadar popüler olup bu kadar para kazanıp mekana yatırım yapılmaması çok ilginç. Hala aşırı tok olduğumuz için sadece küşleme istedik. Tabi garson vermiyor, çok değerliymiş de bilmem neymiş de. Herkese yaptıkları şu; önden farklı kebaplar getirip doyurmak küşlemeyi azıcık yedirmek. Öyle şey olur mu yahu sanki bedava yiyoruz:) Biz oturunca mekan baya bir sakinleşti. Garson gidip Halil Usta’ya sordu ve küşlemeleri getirmeyi o şekilde kabul etti. Ama bizden sonra aynı şekilde isteyenlere sorgusuz sualsiz verdi o ayrı. Yemeğin yanında herkesin çok beğendiği bol sumaklı bir salata ikram ediyorlar. Sumağı çok fazla olduğu için ben beğenmedim. Küşleme ve kıyma kebabı muhteşemdi. Kıyma kebabı şuana kadar yediklerim arasında en en iyisiydi. Küşleme 20 TL, kebap 16 TL.
Küşleme veya Küşneme neymiş derseniz, koyun omurgasının etrafından yalnızca iki adet çıkan, yaklaşık 15 cm uzunluğunda et parçası olarak söyleyebiliriz. Sinirsiz olduğundan en yumuşak koyun etidir.
Merak edip gidemediğim yerleri ve yiyemediğim lezzetleri, bir daha ki gidişime kadar belki sizler tamamlarsınız:)
Emine Göğüş Mutfak Müzesi-Gaziantep’in geleneksel mutfak kültürünün anlatıldığı bu müzede giriş ücreti 1 TL. Müze pazartesi günleri kapalı.
Gaziantep Oyuncak Müzesi-Pazartesi hariç her gün ücretsiz ziyaret edebilirsiniz.
Akşam Simit Fırını-Meşhur kahkeyi tadamadım. İstanbul’a döndükten sonra sürekli rüyamda bu fırını gördüm:). Instagram hesabımda bu durumu belirtince mekan sahibinin çok ilgisini çekti. Kendisi 3. kuşak olup 15 yıldır bu işi yapmasına rağmen hiç rüyasında görmemiş:). Bana kahke göndermeyi teklif etti, ne kadar ücretini ödemek istesem de ikna edemedim. İki kocaman kutu kahke ve Antep fıstıklı tatlı kurabiyeler göndermiş. Hepsi de çok güzeldi, ellerine sağlık. Bir daha ki ziyaretimde ilk mekanım burası olacak ve o katmeri yiyeceğim:).
Doğal Hayatı Koruma Alanı ve Hayvanat Bahçesi-Ben daha önce Gaziantep’e gittiğimde yeni açılmıştı ve o zaman ziyaret etmiştim. Çok büyük bir yer, yorulmayı göze almalısınız:).
Gaziantep’i rahatça gezmek için en az 2 gün gerekiyor. Gezilecek çok fazla yer, tadılacak çok fazla lezzet var. Hatta biz çok yorulmamış olsaydık eğer çok yakın olan Halfeti’ye bile gidecektik.
Bu şehri görmediyseniz bir an önce planlarınıza dahil edin. Şehre girer girmez kebap ve tereyağı kokusu alırsanız beni hatırlayın:)..
İnstagram’dan gördük bütün fotoğrafları içimiz eridi. En kısa zamanda bu yazıdaki her yere gidiyorum!!!! Harikasın gezengenc 🙂 <3