Eskişehir Gezi Rehberi: İlk’lerin Şehri
Paylaş
Bazı şehirler vardır, daha gitmeden çok seveceğinizi bilirsiniz. İşte bu yazı tam da bu duruma uygun bir yeri anlatıyor.
Eskişehir hakkında tek bir kötü söz işitmedim desem abartmış olmam sanırım. Hemen hemen herkes; şöyle güzel, böyle modern, kesinlikle üniversite okumalık bir yer, Avrupa şehirlerini anımsatıyor, Yılmaz Büyükerşen büyük usta, mutlaka git gibi cümleler kurmuştur laf arasında.
Yok ya kesin gideceğim dersiniz her konuşmada, sürekli gitmek ister ama üşenirsiniz:).
#accordingtous ekibimiz sayesinde üşengeçliğimi atıp Eskişehir’i görebildim sonunda:). Hatta tekrar gitme planlarına başladım bile:). Bu kez çok ertelemeyeceğime inanıyorum.
Konya’ya gittiğimiz aynı hafta sonu #bizegöreeskişehir in de peşine düştük.
Konya’dan, hızlı tren ile çok kısa bir sürede Eskişehir’e ulaşmak mümkün. Biz de bu yolu tercih ettik zaten.
Gezerken, Türkiye’deki her yere Yılmaz Büyükerşen gibi biri lazım diyerek dolandım durdum. Yani Eskişehir hakkında söylenen bütün sözlerin doğruluğunu kendimce kanıtladım. Evet çok güzel, çok modern, öğrenciler için hem ucuz hem rahat, gerçekten Avrupa’da bir yerdeymişsiniz gibi.
Araştırırken fark ettim, her daim ilk’lerin şehri olmuş Eskişehir. Artık şansa mı denk gelmiş yoksa Eskişehirlilerin aydın görüşlü olmalarından mı kaynaklanmış siz karar verin. Mesela Türk tarihinin ilk modern haritası 1896 yılında burada çizilmiş. İlk Köy Enstitüsü Eskişehir’de açılmış. İlk Türk otomobili Devrim, ilk Türk lokomotofi Karakurt 1961 yılında bu şehirde yapılmış. Dünyada, öğrencilerin kanlarını satarak kurduğu ilk tiyatro da burada..
İlk durağımız İbis Hotel oldu. Eskişehir’de her yer yürüme mesafesindeymiş ama İbis gerçekten şehrin merkezi denilebilecek bir konumda yer alıyor. Gönül rahatlığıyla kalabileceğiniz bir otel. Çeşidi bol bir kahvaltı sunuyorlar aynı zamanda. Eskişehir’e gelmişim çibörek yerim falan diye düşünüyorsanız, biz, İbis’te kahvaltı yapıp hemen üzerine çibörek yedik mesela:D.
İbis Hotel bahçesindeki kahvaltıdan sonra çoğumuzun aklında tabi ki çibörek vardı. Koşar adım Papağan Çibörek’e geldik. Ağzımız yana yana nasıl bir telaşla yedik anlatamam, sanki önümüzden kaçıran varmış gibi:). 2 tane yedim, şimdiki aklım olsa bi 2 tane daha yerdim:).
*Bir porsiyonda 5 adet bulunuyor; tanesi ise 2,5 TL.
Sakarya Nehri’nin en uzun kolu olan (arada böyle bilgiler veriyorum ki coğrafyamız pekişsin:) Porsuk Çayı etrafında yürümek bu şehrin olmazsa olmazlarından. Sanki Türkiye’de değil de içinden nehir geçen herhangi bir Avrupa şehrinde gibisiniz; gondollar, heykeller, köprüler.. Çay etrafındaki kafeler de oldukça keyifli. Kısıtlı zamanımız da olsa Traveller’s Cafe’de oturmadan edemedik.
Porsuk Çayı’nda gondol sefası yapmasak olmazdı. Fotoğraf çekerken, sağa ya da sola ağırlık verince sıkıntı yaşıyorsunuz malesef. Gondolu süren arkadaş da pek cana yakın davranmıyor haliyle:).
*Gondola biniş, kişi başı 5 TL.
Tarihi Osmanlı evlerinin bulunduğu Odunpazarı, Eskişehir’in en ilgi çekici yerlerinden biri. Fotoğraf anlamında da güzel kareler yakalamak mümkün. Sokak sokak gezmenizi tavsiye ediyorum, karşınıza her an ne çıkacağı belli olmuyor çünkü:).
Burada bulunan Atlıhan El Sanatları Çarşısı’nda lületaşından yapılan eşyalar alabilirsiniz.
*Bratislava’daki işçi heykelinin bir benzeri Odunpazarı girişinde bulunuyor.
Aslında Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi’ni de gezecektik ama önündeki kuyruğu görünce vazgeçtik:). Hafta sonu gidecekseniz, sabah saatleri daha sakin olur diye düşünüyorum.
Yemek için tercihimiz Urfa’yı Eskişehir’e taşıyan Ciğerci Ahmet oldu. Ufacık bir yer gibi göründüğüne aldanmayın içerisi aslında kocaman. Otantik eşyalar ile donatılmış her bir taraf. Çalan şarkılar da konsepte uygun:).
Kebaplar güzeldi ama lahmacunu tek geçiyorum. İlk lokmadan itibaren bir aydınlanma yaşayıp, Urfa usulü lahmacun sevdiğime karar verdim.
Ah keşke bizim de aynısından olsa dediğim yer ise Sazova Bilim Kültür ve Sanat Parkı. Masal Şatosu, Sabancı Uzay Evi, Eti Sualtı Dünyası, Amfi Tiyatro ve Korsan Gemisi gibi kısımlarıyla büyük küçük herkesin sevebileceği bir yer.
*Pazartesi günleri kapalı.
Eskişehir’de yemek anlamında her yöreden bir şeyler bulmak mümkün. Künefe için Amcabey’i önerebilirim. Muhteşem olmasa da iyi bir künefe sunuyorlar.
Bir günde #bizegöreeskişehir e doyamadık. 2 ya da 3 gününüzü ayırarak Eskişehir’deki çoğu yeri görebilirsiniz..
Eskişehir’den İstanbul’a dönerken de hızlı tren kullandık. Çok hızlı olmasa da rahat bir yolculuk oldu:).
Bir sonraki Eskişehir gezim için şu şekilde gidilecek listesi hazırladım:
Arkeoloji Müzesi, Karikatür Müzesi
Çağdaş Cam Sanatları ve Eskişehir Kent Belleği Müzesi, Lületaşı Müzesi
Kentpark ve Şelalepark
Devrim Arabası’nın bulunduğu Tülomsaş Fabrikası
Hamamlar Bölgesi
Klasik bir han görünümündeki Haller Gençlik Merkezi’nde kahve ve alışveriş molası
Kurşunlu Cami ve Külliyesi, Şeyh Edebali Türbesi
Doktorlar Caddesi ve Barlar Sokağı
Eskişehir’e 80 km uzaklıkta bulunan Frig vadisi Yazılıkaya (Midas Anıtı)
Gastronomik noktalar ise şu şekilde:
Doyuran Kahvaltı Salonu
Kırım Tatar Kültür Çibörek, Kırım Çibörek
Mezze Terrace
Social Pub, Drunken Duck Pub, Varuna Gezgin, Hangover
Karakedi Bozacısı
Pino Burger
Köfteci Ali
Abdüsselam Balaban Kebap
Tadım Pastanesi
Lalezar’dan petibör, Tanınmış Helvacı’dan da helva alınır:).